22.12.2010

BrainZ!

Zombiapocalipse edebiyatına karşı hafiften bir zaafım var diyebilirim. Bunun sebebi klasik nukleer savaş sonrası çölleşmiş ortam, yıkılmış şehirler veya kafası kopmuş Özgürlük Anıtı yerine nispeten sağlam mekanlarda ve belki daha fazla umutsuzluk içeriyor olmaları. Öte yandan babanemizi tekrar öldürmek zorunda oluşumuzun getirdiği ruh hali var.

Süper yaprak sarma yapan kadının gözüne çöte diye ateş etmek üzer bu bünyeyi.
Neyse

the Walking Dead gayet başarılı bir çizgiromanken kanımca gayet güzel bir şekilde dizi haline getirildi. Tabi öyle bir eseri batırmak zor çünkü zaten çizim halinin takdir toplamasının sebebi karakterlerin gerçekçiliği, içtenliği ve an be an gelişmeleri. Karakterler ilk bölümde elde tüfek salya sümük ağlayabiliyorlar. Buna rastlamak pek kolay değil. Diğer yapıtlarda zombi gören şişe dibi gözlüklü, kara kuru laborantın Rambo'ya dönüşmesi 10 saniye falan alıyor. "Zombi mi var? Getir!" kafası hoş değil.

Konuyla ilgili bir diğer okunması gereken eser ise "pazardan aldım bir tane eve geldim bin tane" kategorisinde sayılabilir. Şayet bir zombi apokalips gerçekleşti ve siz bu yazıyı o zaman okuyorsanız durduk yere niye nar dedi gibi bir kafa karışıklığına yakalanmanızı anlayabiliyorum. Ben bu bilmecenin edebiyattaki karşılığını kastetmiştim. Elektrik yokken nasıl bunu okuyorsunuz bilemiyorum gerçi ama ben antolojileri kastetmiştim. Beş buçuk satır girizgah yaptığım bu antolojinin adı gayet net. ZOMBIE. Her hikayede hmm vaay ouu hıı dedirtmeyi başarmış yazarlar seçilmiş. İlk hikaye İsa'nın dirilttiği Lazarus ve undead (ki terimi bilmeyenler buraya kadar neden okudu bilemesem de bu kabaca ölememiş olarak tercüme edilebilir.) olmanın yaşattığı durumun psikolojik incelemesi denebilir.

Son zamanlarımı bu arkadaşlara adadığım için geceleri rüyalarıma giriyorlar. Onbeşmilyor zombi oyunu oynadığımdan baya deneyim sahibiyim dolayısıyla zombilerin olduğu rüyalarıma kabus diyemiyorum.
Dün gece geliştirdiğim toplu tekrar-katliam yöntemi ise kanımca çok işe yarayabilir.

Zombi dediğimiz arkadaşlar bir çok kaynakta insan kısmı öldükten sonra hayata dönmüş varlıklar olarak tanımlanıyorlar. Can çıkmadık yerde umut vardır gibi bir laf vardı sanırım. Boşverelim bunu. Zombi dediğimiz arkadaşlar genelde komple içgüdüleriyle hareket ederler. Dolayısıyla yüksek ses, veya ağır kokular kendilerini çekmektedir. Bazı yerlerde gayet üzerimize çürümüş et yapıştırıp, merm müörm gibi sesler çıkararak zombi sürüsünün arasından yavaaaĞşça geçebiliriz.

DEMEK Kİ
ambulanslar, polis araçları, itfaiye araçları veya pimpilmiş (ehehe) araçlar gayet yem olarak kullanılabilir... Bu araçları olimpik havuza atıp ses çıkarmalarını sağlarsak Çin halk havuzlarının yazınki haline benzer bir durum yakalayabiliriz. Fekat bu zombi denen götler ponpon kızlar gibi piramit oluşturamasa da gayet birbirlerinin üzerine tırmanabilmektedirler. Havuzdaki aracın sesi kesilir kesilmez yanıcı bir sıvıyla arkadaşları dezenfekte edebiliriz. Kokar ama ne kadar kokabilir ki şimdi siz de...

not: Bu durum zombiliğin büyü temelli değil hastalık temelli olduğu durumlarda geçerlidir. Yoksa büyücü amca bırak amcamı diye kafamıza ateş topu falan atabilir ki Ghostrider'da güzel görünmesine rağmen benim tercih edebileceğim bir body modification değil yanan kafa falan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder