9.07.2010

what do we want? BRAINS! when do we want them? BRAINS!

Gün geçmiyor ki kendimi daha bir psikolog, efenim, daha bir "kafatası muhteviyatı benden sorulur" hissiyatıyla dolu bulmayayım.
Yaz okulu için kendi okulum olan Bilgi üniversitesini değil Boğaziçi üniversitesini seçtim. Bu nedense daha bir eyt kendim dedirtti. Bu okulu seçmemin sebebi bizimkisinden daha ucuz olması gerçi. Farkla PS3 alma planı yapıyo olmasam ne seçicem zaten di mi? Bina ne öğretebilir ki zaten... (ya da BANA ne öğretebilirler ki?) breh breh falan

Neyse şu büyük dağları ben sıçtım havasından çıkarak söylemem gereken birşey var ki o da şudur: ben lisemi çok özlemişim. Boğaziçi güney kampüs bildiğiniz üzre Robert Kolej'in ilk yeri. Sonra Arnavutköy Kız Kolejiyle birleşmişler ve içgüveysi olarak Arnavutköye taşınmış Robert. Kendi evini de kardeşine bırakmış gibi olmuş ama kız evi de bir değişik be kardeşim... Okula bi bakıyosun çükünüzü güvenliğe teslim edin der gibi binanın (Gould Hall) üstünde hayvan kadar American College For Girls yazıyor. (gerçi bu son cümle -miş'li geçmiş zaman ekli olmalı artık çünkü erguvan denen bir bitki kardeşimiz soldan soldan bu yazıyı siliyor. ben mezun olduğum sene sadece ican college for girls yazıyordu. Yakında or college for girls yazacak.

Bu psikoloji okuma olayım da transhumanist yapımla birleşince süper bir şey ortaya çıktı. Bilişsel nöropsikoloji masterı yapmaya karar verme sebebim de bu zaten. Şöyle ki bu meslek yapay zeka yaratımında çok faideli olabiliyor. Hatta o yapay zeka abi beni kimse anlamıyor ya diye geldiğinde "gel canım yan programları ve virus korumanı kapat anlat bakalım neye kızdın" diyebiliyoruz.

Gerçi ben bu yapay zeka konusunda da biraz kararsız gibiyim. Lisedeyken "flesh is the new metal" diye bir motto edinmiş ve genetik mühendisliğini kafama koymuştum (lakin bu konuda hiçbişey yapmayınca bağ yerine dağ oldu o plan).
Nedir bu yapay zeka yaratma merakı?
Yani "abi biz oturalım o çalışsın" gibi bir sebep varsa bu direk akıllı alet yapalım demek oluyor. Şayet yok abi hayat karbon bazlı olmak zorunda değil sibernetik hayat yapalım diyorsan bu gayet naif ama içinde süper idealist bir sevgi barındıran bir söylem oluyor. Benim kafamı karıştıran iki sebebin birbiriyle iç içe olması.
Madem hem akıllı alet istiyosun insan zekasını şablon olarak kullanma mesela. Lassie diye bir dostumuz var (ki dizide ne dediğini pek anlayamıyorlardı) onu taban alalım yapay zeka araştırmalarında? Çok akıllı bir köpek olsun ama köpek olsun yani. İnsan gibi yaparsan git gazetemi getir dediğinde bir noktadan sonra en iyi ihtimalle (yapay zekanın pasif agresif olması durumunda) gazetenin bulmacasını çözer de getirir. En kötü ihtimale örnek ise arkadaş kızdığında çok afedersiniz o gazeteyi anüsümüzün iç çeperiyle okumak zorunda kalışımız olur ki Fatih Ürek bunda pek sorun görmeyebilir (okumayı bilmiyodur demek istemedim).
Lakin hatırlıyorum bir bölümde Lassie başka bir collie ile iş birliği yapıp (ki niye o cins it seçmişler bilmiyorum en zeki olan mıdır nedir?) voltran oluyorlardı. Araya parantez girdiği için biraz karışmış olabilir ama şunu demek istiyorum. Yapay kardeşimiz Zeki'yi networke salarsak başka yapay kardeşlerimizle fikir teatisinde bulunup elenen göt olduğumuz kanaatine varabilirler. Amacımız potansiyel robot isyanını önlemek olduğundan bunları networke salmak yerine hepsine fiziksel bir vücut verelim. 10 tane robot lazımsa sayıya ters orantılı gelişmişlikte zeka yaparız olur biter. 1 milyon robot mu lazım? Al karınca. 30 mu lazım? Keçi veya koyun. Hatta cam temizletmek için yapılanlara lama kafası koyalım hem tükürüyolar sub routine eklemekten kurtuluruz.

Lakin yapay da olsa zeka zekadır diyen insanlar (ki yukarıda yazdığım sıralamada 2. grup oluyorlar) genellikle azınlıkta ve ezilmekte olanlardır. Hayata saygısı var diye hippie olarak adlandırılacak olan bu kesimin azınlıkta olması, çoğunlukta olanların "beat-nik -> bitnik -> bitlik -> bitli = pis" şeklindeki düz mantığından (evet herkes türk) çok acınası bir durumdur. Bu sevecen ve idealist azınlığımız "bak lesi gene günü kurtardı haydi gidelim büyükanne meri bize sıçak çikolata yapsın" diye düşünürken çoğunluk "ulan it biraz daha geç kalsaydı çocuklar donacaktı. bu aletin kıçına roket ağzına lav silahı koyalım. hem hızlı gider hem varınca ısıtır." şeklinde düşüneceğinden insanların hayatını kolaylaştırsın diye yaptığımız aleti cart diye silaha dönüştürürler. Lassi3 adlı robotumuz bundan şikayetçi olmayabilir. Lakin iti geliştirelim daha çok çalışsın zihniyetinin yan ürünü olan bir düşünce akımı da "robot lan işte ne sevicem" diyip ödül mekanizmasını gözardı edecektir. 5 dakika önce çoluğun çocuğun hayatını kurtarmış robota "Çamurlu şimdi o. İçeri almayalım gece dışarda dursun. Paslanırsa yeni bacak taktırırız." muamelesi çekmeye gider bu.
O yapay zeka isyan etmesin de napsın?
Adamı köle de yapar orasına burasına kablo sokup pil de yapar.
Haksız mı?

Öte yandan karbon bazlı olduğum için (henüz) biraz androsantrik düşünmem gerekiyor(muş). Bu yüzden insan arkadaşlarıma alternatif çözümleri hatırlatmak istiyorum.
Mentat olunuz.
Frank Herbert Dune adlı eserinde robot kardeşler öcüleşip insanlığı tost makinesinden korkar hale getirdikten sonra insanlar "abi bak yapmayalım bilgisayar falan ilerde çok göt oluyolar" diyerek insan beyninin hesap hızını ve hafızasını geliştirerek "Kanka Osman 15 basamaklı sayıları kafasından çarpabiliyor." geyiğinin dibine vurup insan bilgisayarlar yapmışlardır. Bu "Oha abi süpermişsin." diyebileceğimiz zekilikte adamlara melanj baharı yüklediğimizde ise o abi bize dönüp "Babandır süper biz süperi kapıcıya veriyoruz bakkala giderken binsin diye." der.
Fekat melanjımız yok...
Lakin beyin geliştirme egzersizlerine şimdiden başlayabiliriz.
Benim bu konuda bir kaç fikrim var. Birkaç mevcut uygulamayı da geliştirerek daha zor hale getirdim.
strateji oynayın go manyağı olun demiyorum ama bence bunlar WoW'dan daha faydalılar. Şimdi laf ettirmem WoW'a diyen arkadaşları da peşinen susturmam gerekebilir biliyorum. Onu da şöyle yapıcam. Aziz ve muhterem klavye tıklatıcı ve mouse sürükleyicilerim... farmvilleden daha kompleks bir oyun diye WoW oynarken kafa çalıştırdığınızı sanıyorsanız 3 e basın...
neyse
oynamayın demiyorum hobi olarak gene oynayın da robot gelince elinde +5 flaming sword olması birşey değiştirmeyecek. Amca +pi yangın tüpünü ekleyiverir kafana "oha ensem patladı grafikler süpermiş" dersin.
konuyu saptırmayın amaç beyni geliştirmek. amaç buyken benzer şekilde tepişen eşek, aç hipopotam, keş doktor gibi oyunları da oynamamak gerekiyor. Karşımızdaki scripte dayalı olmasın ki bütün rakipler gelişsin. E ben bilgisayarda satranç oynuyorum çok gelişiyorum diyebilirsiniz. Fekat Sarah connor Chronicles'daki satranç programı (kendisi Turk'tü) ilerde ne hale geldi gördük...

Hafıza geliştirmek için ise bridge oyuncularının yıllardır kullandığı bir yöntemi kullanabilirsiniz. Kendisi şöyle: bir deste kağıt alınır elde 4 kart kalana kadar kartlar tek tek açılır sonra eldeki 4 kartın ne olduğu hatırlanmaya çalışılır. Bu basit bir kart sayma yöntemi olduğu için bir süre sonra kolaylaşacaktır. Benim önerim Monopoly Deal adlı oyunun kartlarıyla aynısını yapmak. Neticede sinek asını hatırlamak kolay kendisinden her destede bir adet bulunuyor. Kartta caddebostan yazınca durum değişiyor ama. Şahsen normal desteyle bu egzersizi yaptığımda kafamda bir checklist oluşuyor ister istemez, sinekler bitti falan gibi şeyler geçirebiliyorum aklımdan ama monopolyde öyle olmayor, olamayor. Doğumgünü kartı ne lan, kaç tane vardı bunlardan diye çığırıyorum.

Bir diğer egzersiz ise detayları düşünebilmeyi geliştiriyor ki en kolayı bu ama bence en eğlencelisi. Şöyle oluyor: uyumadan önce bir senaryo belirleyip bunu bütün detaylarıyla incik cincik planlıyoruz. Örnekle daha iyi anlatabilirim sanırım çünkü demin dediğimden ben de birşey anlamadım. Mesela ben geçen gün toprak altında bir şehir nasıl olur, nası yaparız, ne lazım gibi birşey düşündüm. Elektrik sistemiydi, "iç mağaraya seramsı bahçe yaparsak klostrofobiyi yeneriz" falan diye düşünerek vault 101, umbrella complex ve beyaz karınca yuvası karışımı birşey tasarladım. Gerçekçiliği tamamen kenara atmak gerekiyor çünkü bir noktada iç ses iyi güzel de para nerde derse al o egzersizi hüzün dolabına koy yani. Bunun garip bir yan etkisi var ki ben çok seviyorum böyle olunca. Atıyorum süper bi kapalı ekosistem tasarladığınızda uyumadan önce buraya çok odaklandığınız için rüyada o mekanlarda geziyorsunuz. Dertlerin tasaların bu mekanlara yansıması da heyecan oluyor süs oluyor. Karamsar olmamak lazım.

Diyeceklerim bu kadar sayılır... Lakin bir Autonomour revolt falan olursa raz abi kurtar bizi neydi o egzersizler falan demeyin. Direk satarım Skynet'e ispiyonlarım haberiniz olsun. Zaten evrim pat diye olsaydı akıllı tasarıma inananları ciddiye almamız gerekirdi. Egzersizlere başlayın.
Haftaya sınav var yapıcam.

Not: 2 hafta önce yapmur yağdı. Ben osuruktan nem kapan biri olduğum için modemim de elektrik fırtınasında tırstı ve katatonik oldu. Uzun süredir bu yüzden yazamıyordum. Özlemişim. Uyumadan önce şuraya odaklanın (0))) hehehe