25.05.2010

duymadıklarımız bilmediklerimiz (belki bir belki tek)

Memlekette muhteşem şeyler de vuku buluyor...
İcadından sonra uzun yıllar yurt dışında yaşadığı için ülkemizde adı pek duyulmamış, sığır jelatininin mucidi, özümüzden bir parça, göğüsT gabardanımız Celalettin Saydambıngıl 110 yaşını aile arasında düzenlenen küçük bir toplantıyla kutladı.
"Ülkemizde jöle olarak bilinen yurt dışında Jell-o diye adlandırılmış olan besinin ecnebilerin bana Celalettin Saydambıngıl yerine kısaca jello (celo) diye hitap ettikleri için bu isme sahip olması benim için yeterli." diye açıklamada bulunan Celalettin bey sonrasında aniden celallenip bastonunu kaptı ve muhabirimizin üstüne yürüdü. "Ben kendimi kendime ıspatladım lan! Dünyada adım her an tekrar ediliyor. Sen bilmesen ne olur deyyus? Herkes beni bilse ne olur ki?" diye bağırdıktan sonra dengesini kaybedip düştü. Hastaneye kaldırılan Celalettin beyin kalçasının kırıldığı öğrenilirken sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Kalçasının durumu ise platin takıldıktan sonra belli olacak.
konuyla ilgili yorum yapan torunu Cem Saydambıngıl (12) "Hep bir sayborgla tanışmak istemiştim. Bizim aileden çıkması gerçekten hoş bir süpriz oldu. Söz konusu metal eklentinin dedemin kıçında olması biraz hayal kırıcı olsa da ben zaten arkadaşlara olayı böyle anlatmayacağım için sorun yok pek." dedi.

14.05.2010

Ne lan bu sıcaklar?

Son zamanlarda bırakın yazı yazmayı kıçımı kaldırıp derse girmekte zorlanıyorum. Böyle birilerine dönüp lan niye herşeyi ben yapıyorum direktif vermekten başka bi bok yapamıyo musunuz siz demek geliyor ama her zamanki gibi üşeniyorum.

Geleceğe dair bir sürü planlarım var bir çok kişi gibi lakin ben şu an plan yapmaktan başka bir şey yapabilecek halde değilim. Karar vermek başarmanın yarısıdır diyorlardı bir ara ben de buna uyarak aldığım kararları duble sert alıyorum ki olmuş gibi olsun falan.

Duble dedim de aklıma geldi. Ben alkolü bıraktım. Challenge eksikliğim varmış gibi. Böyle boş boş oturup mavi olipsli soda içiyorum.

neyse
Aldığım kararlar arasında cafe açmak gibi şeyler var ki bu konuda girişimde de bulunabilirim lakin gene başa dönüş yaparak demem gereken birşey var... ÜŞENİYORUM anasını satayım ya.
self servis mekanlara girmek bile istemiyorum hatta. Şayet girmek zorunda kalırsam da masaya oturup garsonun adı mı Self demek geliyor.

Ve bunların suçlusunu biliyorum. Sıcaklar...
Gezegenimizdeki hayatın kaynağı... eski bitkileri öldürüp karbon yakıta çeviren, yenileri yaşatıp ineklere besin yapan, insanların sabah kalkmalarına sebebiyet veren canımız yıldızımız SOL
nefret ediyorum senden.
insanlar sıcağına alıştığı için kışın ısınmak için ceset yakıyorlar daha çok ceset yakabilmek ve yeni ölüler üretebilmek için yakarak ürettiği enerjinin %25ini kullanan ve 2 kilo taşımak için 1 ton demirden yapılan aletler yapıp sıvı ölü tüketimini hızlandırdılar.
Hali hazırda insanlardan nefret ediyorum da bunun primer sebebi sensin lan parlak osuruk.

Senin yüzünden sevgilimin ailesiyle tanışmaya gittiğimde arkamdan heyecanlandığı için mi terledi terlediği için mi heyecanlandı diye sormuşlar koltukta bıraktığım izi görünce. LAN HAYVAN!
Ben cool biliyorum kendimi niye azimle eritmeye çalışıyorsun?
Koltuk kılıflarını değiştirdiler o iz yüzünden.

Henüz Mayıs ayında olmamız beni ayrı sinirlere garkediyor
Hazirandan sonra hemen güney yarım küreyi ısıtmaya başlıyosun yoksa bittin benim için...
Bi daha da gelmem davosa...

Geçen gün Türk Malı adlı gerçekten zorlama kokan dizide "İntikam soğuk emilen bir inektir" gibi bir laf ettiler ve ben kendimi inek memesine yapışmış olarak hayal ederken buldum.
Soğuk inek ne bilmiyorum.
Senin yüzünden hayal gücüm istemediğim şekillerde genişliyor.
Sarıkız naber diye ineğe yaklaşıyorum inekte bir havalar, kafa çevirmeler, yumruk büyüklüğünde burun deliklerinden hıh sesleri falan.

Ayıp olmuyor mu bana?

14.04.2010

et yime yoort yime

Artık göbeğimi parazit olarak görmeye başladığımdan kalkıp diyetisyene gittim. Yasakladıklarını yazmak istiyorum çünkü nefret ettim kendisinden.
liste şöyle:
-bamya YASSAH
-hardal reçeli YASSAH
-kivi kabuğu YASSAH
-elma sapı YASSAH
-kola kutusu YASSAH
-karton YASSAH
Üstelik bunlar dışında da sevdiğim ne varsa yasakladı hayvan... saymaya girişmiycem pek (sinirlerim tepeme çıkıyor ayol)

şaka lan şaka
Parise gitmek için parisienne e gitmem gerekmiyorsa diyet yapmak için de diyetisyene gitmem gerektiğine inanmıyorum.
Zaten dün t-shirt giydiğimde belli bi şekilde kambur durursam göbeğimin görünmediğini hatta bodye gittiğimi düşündürür göründüğümü farkettim. Gerçi bunu Gümüş'ün sergi açılışından önce tanıştığım bir arkadaşı da söylemişti ama sanatçılar da izansız olabiliyor diye düşünmüştüm lakin şimdi anlıyoruz ki sorun onda değil bendeymiş. Kendisinden özür dilemek lazım ama adını hatırlamıyorum (özgür sanırım da attım yani) bi de üşeniyorum tabi.

Diyet ise şöyle olacak. Sabah ve akşam yulaf ezmesi arada (öğlen yani yulafın arasında değil) meyve. Kendime limitsiz sıvı tüketme hakkı verdim. Kilo verince izolasyon malzememi kaybetmiş olacağımdan kandan antifrizin eksiltilmemesi gerektiğine kanaat getirdim. Gerçi yaz geliyor ama serdar ortaç da buralara yaz günü kar yağıyor canım diyor. Bodruma gidersem bunşarkıyla beraber hande yenerin romeo salaklığını aynı anda dinlemek zorunda kalabilirim. Tekilayla beraber garip hisler uyandırıyor bu.

doktor arkadaşlar ama bu çok sağlıksız diyebilirler. Onları uzaktan akrabamız olan deveyle tanıştırmak istiyorum (Darwin'ciyim ezelden muzlar falan dieselden) ki gidip kendisine boynunun şekliyle ilgili sorular sorabilsinler.

27.03.2010

alma dharmanın ahını çıkar namaste namaste

Plan yapmayı sevmiyorum. Kendimce gayet mantıklı sebeplerim var bunun için ki sıralama olarak şöyledir:
1)plan yapınca sorumluluk benim elimde oluyor. kendimi gayet tanrı gibi hissediyorum böyle olunca. hoş değil. bu plan bir grubu da kapsıyorsa liderlik gibi bir sıfatım oluyor ki neler yapabildiğimi bildiğim için baya korkutucu oluyor bu çünkü
2)plan yaptığımda d noktasına gitmek için b ve c noktalarından geçmek gerekiyorsa bu sıralı olmalı ve illa ki o noktalardan geçmeli gibi hissediyorum. b ye uğranmazsa ama yön hala d ye dönük olsa bile sinirleniyorum. artık sağa sola kültablası veya bardak atmıyorum ama birileri kendilerini atmak isteyebiliyorlar bunun sonunda. bana birşeyler atmak isteyenler de oluyor tabi ama ne gerek var benim pipim var veya ben abiyim gibi söylemlere dimi?
neyse
3) plan yapınca bozulması hayal kırıklığı getiriyor ki 2de de bahsettiğim sonuçları var.
4)planlar süprizleri engelliyor
hiç şaşırmamak eksik hissettiriyor.

sonuç olarak hayat ne getirirse ona göre seçimler yapmak gibi bir noktaya geliyorum. fekat bunu da istemiyorum gibi. neticede param olsa sürekli gezerim gibi bir söylemim var. yalan tabi bu. tembelim ezelden pijamam dieselden. bütün gün oturup içmek ve atıyorum lostun bütün sezonlarını seyretmek istiyorum ardışık olarak. sürekli gezerim kısmı da üşenmediğim durumlarda olsun mesela.
sonuçta arkadaşa gidip geyik yapmayı seviyorum.
-tatlı getirdim tatlı yiyip tatlı konuşalım diye ama tavuk göğsü getirdim memelerden bahsedelim.
-üstüne de dondurma koyalım yalarız.
gibi diyaloglar yaratabilen insanlar var etrafımda ve bu daha ne istenir ki gibi tepkiler yaratıyor bünyede.
tabi bu hiçbişey yapmayalım arkadaşlar böyle iyiyiz demek gibi algılanabilir.
o da olur şikayet etmemek lazım.

16.03.2010

bu kaba goruntumun altina don giymiyorum desem?

etrafta duyup sinir oldugum kaliplasmis bir kadin lafi var. Bu gicikligin sebebi benim erkek olmam degil kesinlikle zira bu lafa iyi demis valla diyen kiz tipinin bile yakinimda olmamasini tercih ediyorum.
cumle sudur:
"ben artik calismiycam sen bana bak."
bunu diyen hatuna "o zaman 5 cocuk yapariz dimi?" diye sormak gayet istenen sonucu verir. bunun derin anlamlari genelde cok cocuklu ailelerin televizyonda cok gorulen "parkta yasamak zorunda kalan ailenin 15 milyor cocugu var" haberlerinin kafaya kaktigi stereotype olmasi var ki ben oyle birsey demek istemiyorum burada (bunu pesinen aciklamaliyim ki ileride karsilasabilecegim sorulari benim paranoyak olduguma inanmanizla takas edebileyim)
netekim benim demeye calistigim " ben hepimize bakarim da sen geri kalanimiza bakabilir misin?"dir.

hayir bi yandan da bu seksizm olayi var ki nedense hep pipiyle baglantili gibi kullaniliyor. ki hayir efenim yalan bu. madem seksist degilim iki cinsiyeti de vurabilmeliyim. yani izin verin lutfeeen.

neyse
bu erkeklerin ustune gitme kafasinda cok komigime giden bir nokta var. odun olmak erkeklere ozgu mudur?
bu sifat sadece belirli kurallara uymayan, gizli bir listedeki maddeleri yerine getirmeyen erkeklere mi veriliyor?
ben kizarkadasima asla asla ve asla kesme cicek almam mesela. cicek saksida degilse bitkinin cinsel organidir neticede. bi de soluyolar pat diye amaclari yasamak degil yani. bu maddede eksik olunca ben de mi odun oluyorum?
saksida aldiklarimin solmasindan sorumlu olmadigimi dusunuyorum ayrica (eger benim sorumlulugum oldugunu dusunuyorsaniz su noktadan sonra okumayin lutfen).

ben cok az seyi ciddiye alabilen biriyim. bunu ispatlayabilecegim 10 tane parmakucum var (tirnaksiz). bu sebepten paso espri yapiyorum. benzer bir sekilde benden beklenilen tek romantizmin supriz sirinlikler seklinde olmasi gayet normal. gulerek yapilan bir tartismanin sonunda "hic orali olmuyorum" gibi bir lafa " gel ben seni multeci ederim" demek gibi seyler yapiyorum.
bu bana hayvan gibi pahali buket yaptirmaktan daha uzun sure hatirlanir gibi geliyor.

ha evet ben de bazen kocaman buket yaptiriyorum. bunun sebebi ozur dilemek istemek degildir. sinirdir. sokakta yuruyorsak ve ben baya baya sinirlendiysem onunden gectigimiz ilk cicekciden hayvan gibi buket yaptiririm.
bunun altinda yatan sebep cicek almamiz beklendiginden buna laf edilememesi ve "al sen tasi cicegini" demektir. hatta gul buketi daha eglenceli olur.
boyle de pasif agresifim

14.03.2010

bana zaman makinesi vermeyin

demin dusundum de nedense bir yerde kuruyemis varsa haldir huldur bitene kadar yeme tribi var. ne zaman cekirdek yemeye baslasam duramiyorum geyigi olarak da bilinir bu fenomen. sahsen bu davranisin evrimsel bir eklenti oldugu belli. artik maymun mudur kemirgen midir nedir?
neyse

neticede bir sekilde zamanda geri gidip bu ani gormek istiyorum. ilk hayvan eline findik fistik neyse aldiginda dur evladim diyip eline bocek tutustursak nasil bir degisiklik olur diye merak ediyorum.

bocek yemisligim var. tadi yer fistigina benziyor. bacaklar dili biraz gidikliyor evet ama degisik.
lakin bu degisimin toplumu ne hale getirecegini merak ediyorum baya.

10.03.2010

basmakalıp...

Geçen senelerde sık sık masturbatif kelimesini kullanıyordum. sonra bir arkadaşım yeterılan gibi bir tepki verince seyrelttim ama hala dilimin ucuna geliyor birileri bana e kendin yap falan dediğinde.
bu tip kelimeleri kullanınca kendimi daha entel mi hissediyorum bilmiyorum ama mesela bu aralar sığ ve kısır kelimelerini çok kullanıyorum. çok kısır bir kafa bu veya çok sığ düşünüyorsun gibi şeyler söylediğimde biri çıkıp "niye sen çocuk mu istiyordun? sokalım kafaya tüp fikri." falan diyecek diye korkuyorum. gerçi şimdi bunu yazdığıma göre artık sığ dediğimde "sana ne dil balığı mı tutucan?" da dense komaz.

böyle de kendimi korumaya almış oldum.
neyse
öte yandan bu kalıplaşmış sözlerimin bazıları artık sadece bana ait olmaktan çıkmaya başladılar. çevremde şaraba çorap diyen insanlar türemeye başladı. evet henüz ne var diye sorulduğunda et var yanına pilav koyiyim mi diyen bir tek ben varım ama yakında o da halka malolacaktır gibi geliyor.

öte yandan bu lafların çok sık da dolaşmasını istemiyorum. entel olduğum için demin dolaşmak yerine "sirküle olması" yazmıştım ama bünyede mütevazilik var (o kadar ki bu alemde en mütevazi benim diyebilirim) o yüzden silip değiştirdim. neyse neticede bu lafların herkesin dilinde olmasını istemiyorum çünkü gazı kaçıyor o zaman... espriyken kalıp oluyor. kıl keçisine silk-eçil diyor olmamın ileride deyim veya atasözü olma olasılığı tırstırıyor baya.

neticede süperimdir laf bulma konusunda ama bütün mütevazileri ben yetiştirdiğim için (ehah alışmiyim buna be ne kötüymüş) koluma word generator gibi bir dövme yaptırmıyorum. lakin bir diyalog var ki büyümsemek kelimesini doğurmuştur şöyledir:
-sen beni baya bi küçümsüyorsun
-hayır ya tam tersi ben seni çok büyümsüyorum...
şimdi bu konuşmada anlaşıldığı şekliyle büyümseme kelimesi tamamen söylenen bir önceki cümleye refleks olarak gelişmiş ve anlamı "üstün görüyorum" oluyor. bünyede role play hastalığı olduğu için büyü kelimesini duyduğumda bunu emir kipli olarak algılayamıyorum ben ne yazık ki. dolayısıyla büyümsüyorum kelimesi "seni büyülü biri olarak görüyorum, mecikılsın, süpersin, vaaoov, t-shirtümü yırttım mememi imzala" gibi bir anlama geliyor.

kabul ediyorum öğrenim hayatım boyunca bana maruz kalmış bütün türk dili ve edebiyat hocaları şu an bir ürperme geçiriyor olabilirler bu yeni üretimlerim için
fekaaat ben de dilimizi koruyalım moduna girebiliyorum bazen
de bağlacı ve soru eki mi ayrı yazılır geyiği de değil üstelik.

SANIRSAM!
aziz ve muhterem yurttaşlarım,
böyle bir kelime yok. varsa bile sanma ihtimalim halinde demek. suyunun suyunun suyu gibi birşey. hani ben normalde sanamayacak kadar salak biriyim ama bir şekilde olursa böyle olur demek. kalkıp bu kelimeyi kullananlara salak mısın diye sorduğunuzda bazıları hayır der (ki bazı sözlüklerde hayır evet demektir) bazıları üzülür, bozulur, küflenir.
neticede sanırım olan bir kelimeye fazladan harf ekleyince hee sen psikolojik okuyurdun deymi diye soran temizlikçiden sandığınız kadar üstün olmuyorsunuz.
aynı şekilde yaparaktan ederekten gibi kelimeler de yoktur. üstelik bunların anlamı da pek yok. tan derdin varsa sabah 5ten sonra sahile çık ten derdin varsa çıkma. ama fiillere dokunma be güzelim. benim ne kabahatim var yani.

neyse
entel olduğum için günün haberleri diye bir paragraf eklentisi yapmaya karar verdim
lakin peşinen uyarıyorum bu seferki gerçek. ileride bunu yazmadığım zaman komle kıçımdan uydurduğumu anlayın (meyd in gört veya kıçımın mamülü)
--Papağan gördük
uzun süredir arkadaşlara istanbulda papağan gördünüz mü diye soruyordum. "evet arkadaşım besliyor" gibi cevapları eledikten sonra kalan "abi eskiden baharda falan bir yerlerde görüyorduk ama bu aralar yoklar pek" yanıtı da gayet moral bozucu oluyordu. petshopa giden kamyonun bilmemkaç senesinde (akşam anneme sormayı unutmazsam bu bilmemkaçı gerçek tarihle değiştirebilirim) devrilmesi sonucu bir sürü yeşil vahşi papağan edindi istanbul. artık bir tepeden bakılınca aziz istanbula veya dinliyorsanız kendisini gözleriniz kapalı... yan ağaçtan bir sürü arsız yeşil pezevenk cerr cörr sesler çıkarıyor olabilirler. başlığa dönersek... bu sabah kızıltoprak istasyon caddesinde yaklaşık 15 tane papağanı kargalarla atışırken gördük. uzak oldukları için pek birşey anlamadım ama sanırım öyle taşlı sopalıya dönecek bir kavga değildi.
öte yandan kızıltoprakla ilgili bir diğer haber ki bu sanırım çarşamba veya salı günü olmuş (pınarcım bu sana özel haber sayılır). tren istasyonunda kadının biri başı döndüğü için dengesini kaybetmiş ve tren yoluna düşmüş. öküzlerin trene bakma sebebi trenlerin öküzlerden daha aptal olması olduğundan alet durmaya tenezzül etmemiş. neticede abla hayatta ama bacakları yok (dolayısıyla ayakta tedavi edilememiş gibi bir espri yapabilirdim ama entel ve mütevazi olduğum kadar rafineyimdir de).

iyi günler
terli terli kavga etmeyin